Boşanmaların Çoğu Aslında Daha Evlenmeden Yapılıyor

Evlilik kurallarına göre oynanması gereken, hem çok kolay hem de çok zor bir oyundur.
Evlilikleri de bir çocuk gibi düşünelim. Onların da doğum, bebeklik, gençlik, olgunluk, yaşlılık dönemleri vardır. Eğer evliliğiniz daha bebeklik döneminde takılıp kaldıysa, gençlik dönemi sorunlarını yada evliliğin tehlikeli dönemeçlerini geçemeyecektir. Bu nedenle evliliğe girerken belli bir bilinçle girmek ve evliliği krize sokan temel nedenleri çok iyi bir şekilde idrak etmek gerekir. Dünya Sağlık Örgütüne göre evliliği krize sokan temel nedenler; iletişim eksikliği, ortak hobilere sahip olmamak, bireysellik, finansal sorunlar, aldatmalar, şiddet, akrabalar arası ilişkiler, cinsel sorunlar, çocuklarla ilgili sorunlardır.

Çiftler evlenirken yeni hayatlarına kendi öğretileri ile girerler. Her iki tarafın da geleceğe yönelik umut ve umutsuzlukları, geçmişten aldıkları doyumları ve doyumsuzlukları, arzuları, istekleri, bugüne dair ilişki beklentileri vardır. Eğer çiftler yeni yaşamlarına tazelenmiş bir birey, yeniliklere açık bir insan olarak başlarlarsa bundan sonraki yola daha kolay devam ederler. Daha buralarda takılıp kalmış çiftler ise yıllar sonra bile evlenememiş olmanın ızdırabını yaşayabilirler. Sonuçta, tam evlenememiş çiftler hayat boyu birbirini tam kabullenememiş, onaylayamamış ve güven duygusu oluşturamamış çiftler olarak kalırlar. Evliliğin ilk yılı tehlikeli bir yıldır. Her iki taraf da kendi ailelerinden aldığı kültürü harmanlayarak yeni bir aile kültürü oluşturabilirse, evliliğin ilk ve en önemli virajını geçmiş olurlar.

Aynı Kültürden Gelme
Aile yapılarının benzer olması, ortak sosyal kültüre sahip olmak evliliğin doğru başlaması için çok önemli bir faktördür. Tabi ki bu aynı kültürden gelmeyen çiftlerin başarısız olacağı anlamına gelmez. Kişiler çok fazla bireyselleşmediyse, kendi doğruları konusunda dayatmalarda bulunmuyorsa, yeniliklere açıksa, eşini sevdiği için hayatını harmanlıyabiliyorsa evlilikte başarı gelir.

Doğru iletişim
Aslında evlilik, içinde duygusal isteklerin bulunduğu bir tür kontrattır. Bu kontrat içindeki maddelerin bir kısmı açıkça konuşuluyor, bir kısmı biliniyor ama konuşulmuyor, bazılarını da çiftler kendileri saklıyorlar. Hatta çiftlerin
kendilerinin bile bilmediği bilinç altı istekleri vardır. Bu istekler doğru iletişimle, kendimizi iyi tanıyarak, ne istediğimizi iyi bilerek karşı tarafla paylaşılırsa ve bu istekler ne kadar cevap bulursa, çiftler o kadar evlenmiş oluyorlar.
Evlilik aynı tarafta olmaktır. Çiftlerin çoğu aynı tarafta olduklarını idrak edemez ve birbirlerinin kalesine gol atmaya çalışırlar.
Halbu ki, attıkları gol kendi kalesine attığı goldür. Bu tip yarışların olduğu evlilikler başarısızlığa mahkumdur.
Çiftler aynı tarafta oldukları ve aynı pencereden baktıkları sürece evilik gerçek anlamını kazanır.

Güven
Yıllardır birlikte oldukları için, çocukluk aşkları oldukları için çiftler ilişkilerini evliliğe taşımaya karar verirler. Fakat bu süre içinde yaşadıkları güven problemleri evliliklerini bir adım öteye taşımaya engel olur. Çünkü bir insanla duygularınızı, hayallerinizi, istek ve arzularınızı ancak güven duyduğunuzda paylaşırsınız. Bu da yine aynı tarafta olduğunuz sürece gerçekleşebilir. Aksi halde çiftler birbirinin açığını arayan ve karşı tarafa gol atmaya çalışan taraflar olurlar.

Güç mücadelesi
Evlilik başladıktan bir süre sonra kimin hangi konularda söz sahibi olacağı yazısız kurallarla belirlenir. Eğer bu baştan netleşmediyse yada her iki tarafta aynı ipte cambazlık yapmaya devam ediyorsa güç mücadelesi ömür boyu sürer.
Çiftler kendi yetenek ve ilgilerine göre evdeki üstlenilmesi gereken sorumlulukları paylaşabilirler. Böylece karşı taraf olmadan sorumluluklar yerine getirilmiş olur.

Uyumlu bir cinsel yaşam
Cinsellik evliliğin temel taşlarından bir tanesidir. Doğru bir cinsel yaşam için iletişim çok önemlidir.
Çiftler birbirilerinin beklentilerine cevap vermeli, isteklerini doğru bir şekilde dile getirmelidir. Bu, bazı ilişkilerde konuşmaya gerek duyulmayan bir konudur çünkü çiftler arasındaki ahenk zaten baştan oluşmuştur. Fakat bazı çiftler de durum
tam tersidir. Beklentilerin tam karşılığını bulamadığı durumlarda doğru iletişim devreye girmelidir. Kişi cinsellikte mutlu olmadığını, nasıl mutlu olacağını, gerekirse bu konuda uzman yardımına başvurmak gerektiğini anlatmalı ve karşı tarafta mutlu bir evliliğe sahip
olmak için eşinin isteklerini anlamaya çalışıp bu konuda gayret göstermelidir.

Çocuk sahibi olmak
Çocuk sahibi olma evliliğin geri dönümsüzlüğünü vurgulayan, sizi eşinizle akraba yapan, sonsuza dek birbirinizin genlerinde yaşayacağınız bir andır. Bazı insanlar için bu geri dönümsüzlük duygusu büyük bir krizdir. Çocuk olduktan sonra artık bir kadın yada erkek olmak fikri yerine anne ve baba olmak fikri yerleşmelidir. Böylece bu geri dönümsüzlük krizi atlatılabilir. İyi bir sevgili, iyi bir cinsel partner, iyi bir karı koca olan çiftler, çok rahat anne baba rolünü de üstlenebilirler. Benzer krizler çocukla ilgili ortak karar verme noktasında da yaşanabişmektedır. Eğer çiftler o güne dek kendi aralarında bi güç dengesi oluşturabildiyse, evliliğin bebeklik yada ergenlik döneminde takılıp kalmadıysa bu tehlikeli virajı da kolaylıkla atlatabilmektedirler.

Peki "evlenmemiş" bir evli çift olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Oluşturduğunuz çözüm stratejileri işe yaramıyorsa, boşanmadan çok bahsediliyorsa, ilişkide yaralanma duyguları çok öndeyse, güç mücadelesi ilişkiye çok hakim olduysa, "artık anlaşamıyoruz, konuşamıyoruz, tahammül edemiyoruz" duygusu çok hakimse, ürettiğiniz çözümler sonuçsuz kaldıysa, ikinizin de hayat kalitesi bozulduysa, birlikte devam etmek istiyorsanız, bunların hepsi yada biri evliliğinizde mevcutsa, zaten evlenememişsiniz demektir. Bu durumda da evlilik terapisi alarak evliliğinizi kurtarmak için kendinize bir şans vermelisiniz.

Konu Resmi İçin Teşekkür (Thanks For The Image): Polina Zimmerman adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı